15 Şubat 2010 Pazartesi

HANİ MİLLETİN EFENDİSİ OLANLAR

Bilmem ki kaç modeldi Bedford marka bir kamyondu
ne üstünde çadırı ne de tutunacak istinat duvarı vardı
her sabah erkenden yola çıkılır, öbeklenirdi insanlar
belli noktalarda erkekli-kızlı kamyonu beklerlerdi…

Yollar soğuk, yollar ıssız ve yaşam biçimi olsa da acımasız
güller açardı yanaklarda, başlarda al yazmalar ayaklarda kara çizmeler
ve kat kat çoraplar. Ay ışığı fenerleriydi,
yollarını bulduklarıarada bir sebepti irkilmelerine
kurt ve çakal ulumaları…

zordu yaşam anlayacağınız, onların mücadelesi daha doğmadan başlar
anaları da bilmez ehli-keyif nedir, yerilmezdi aşlar,
erik istemezdi canlarınaz da edemezlerdi erlerine,
görevleriydi her yükü taşımakkarnı sıpadan,
sırtı da sopadan mahrum edilmez di ya ne büyük lütuftu hani…

Ya babalar; babalarımız…!
filtreli sigaralardı en büyük lüksleri, kıymazlardı ya içmeye
tabakalara doldururlardı Tekel fabrikalarında paketlenmiş tütünleri
birde kendi emekleriyle ve jandarmadan gizli yetiştirdikleri kaçakları
sararlardı üzeri Arap harfleriyle yazılı kâğıtlara,
dumanı dersenizvapurları kıskandırır yoğunlukta...

kimi beyinden yoksunların yaktıkları ormanlar sil baştan dikilecektir de
her birine zimmetlidir eşek yüküne eş çam fidanlarıyla dolu tahta sandıklar
bir düzen içinde, özenle ekerler fidanları, orman ve yeşille büyüdüklerin
denfazla cazip değildir ya, okul masraflarına bir nebze olsun katkıları…

orman idaresinden alacakları üç beş kuruş
çok paradır aslında yokluk içinde olanlara
düşerler yollara yarı uykulu ay ayazında
ırgattır onlar, köylüdür, bilirsiniz işte
hani milletin efendisi olanlar…
Hatice AK
29.01.2010