İnceden inceye tüten bir hasret, bir özlem ki hiçbir şeye benzemez
Doğduğum gün tanıdığım gündü, öldüğüm de kaybettiğim gün oldu
Ayrılık acısı işte bilen bilir, güneş dökerse gözyaşlarını
Belki o zaman diner çakıl taşlarının dizlerde bıraktığına eş bu acı…
/Gökten kaçar gibi dökülen yağmur damlalarını getir gözünün önüne
Bak, saklandı minik bir fidanın korunaksız ve narin gövdesine
O da direnemedi bunca hoyratlığa ve ağırlığa, eğiliverdi ta yerlere/
/Yakınında gördüğü bütün ağaçlar sapasağlam dururken ayakta
Minik fidan alabildiğine ve acıyla hissetti yalnızlığını
Derin-derin iç çekerek karıştırdı iki damla gözyaşını yağmura/
İşte böyle bir gündü canımın içi kendi içimde kayboluşum
Gene kabuğuma çekilmişim, aydınlık mı karanlık mı farkında bile değilim
Hiçbir şey değil eskisi gibi, ne sabah yürüyüşündeki meltem serinliği
Ne de güneşin iflah olmaz çekiciliği…
Daha dün gibi hatta bir saniye öncesi,
O kadar yakın yani, ya da hafızam oyun oynuyor benimle
Ellerinde kır çiçekleri oturmuşsun kapımın eşiğine de
O bildik babacan şefkatinle, beni bekliyorsun sanki…
İşte böyle canımın içi, bazen yıldız olurdun gökyüzünde,
Düşlerimi süslerdin, bazen ay ışığı olup, penceremde beklerdin
Yalansız, dolansız candandı sevgin, bazen bir çocuk gibi gözyaşlarımı sildin
Ellerimden tutarken ne kadar da şefkatliydin…
Ağlasam kahrolurdun, gülsem bayram ederdin
Birazcık mutlu edebilmek içindi bütün gayretin
Sonunda yüreğimi, yüreğine kattın, en büyük kötülüğü de böylece yaptın
Çok direndim, inkâr ettim ama olmadı canımın içi,
Bütün suç delilleri senin lehine iken seni nasıl sevmezdim…
/Kırmızı yapraklı nar, pembe çiçekli elma
Nasıl da nazireler yapıyorlardı fidancığın haline
Yenidünya gel dedi, gel canımın içi yaslan benim gövdeme
Teslimiyet içinde yaklaştı o ağaca güvenle sarılarak sıcacık sinesine
Kim bilir, kim bilir belki de ileride, doğardı bir aşk bile… Olmadı/
Bana gelişin bir kuşluk vaktiydi, gidişin ise akşamın kör karanlığı,
Bir yanlışlık oldu desek, ne bileyim işte beklide bir yanlış anlama
Yeni tanışıyormuş gibi, örneğin unutsak geçmişi...
Bir kuşluk vakti geliversen …Gene güneşim olsan… Olmaz mı...?