Hani sen gülünce diyordun ya usta; küçük bir çocuk bağdaş kurar yüreğime kıpır kıpır olurum sığmaz içim, içime...
Hani sen ağlayınca; fırtınalar kopar yüreğimde diyordun ya artık ağlamıyorum be usta, alıştım galiba sen gibi ben de öldürdüm, yüreğimdeki seni kesin çözümmüş, öğrendim bunu da sayende...
Hani sesini duyunca diyordun ya usta; bütün yorgunluğum gider, kuşça hafiflerim sarılır birkaç kelimeye, örterim geceyi üstüme hayalini bulutlara asar, bir yıldıza takılırım masal ülkesine sererim minderimi öyle yatarım boş ver be usta, bunlar laf kalabalığı karşılık olur mu hiç onca paylaşılanlara…
Hani dostluk diyordun ya usta; her söyleneni doğrudur sandım tek doğru, insanın kendi doğrularıymış kusur sayma be usta, usta da olsan zaafların yüzünden sen de yanıldın…
Neden diye hiç sordun mu be usta; ben seni ne çok sevmiştim oysa yine de seviyorum kendi dünyamda masumca, karşılıksız, ıssızca ve dostça anla be usta, güneş balçıkla sıvanmaz haklı-haksız mutlaka çıkar ortaya…
Ellerine tutunmuştum be usta; yüreğine belki de, hani tuttuğum eli bırakmam demiştin ya inanmıştım sana ve kardeşçe bir sevgiydi bizimkisi şimdi her ne kadar yıpratılmış gibi olsa da, her zaman tebessümle yadedeceğim dostlarımdan birisin de Ne olur ne olmaz, mümkünse yine de hakkını helal et usta… |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder